Foto: GR Stocks / Unsplash

Bayram, Gazze ve Tedebbür

Aykut Gül
2 min readJun 17, 2024

--

“Bir şey değişti… Her şey değişti…” demiştim bir yazımda…

Oysaki değişim her an, her yerde ve her şeydeydi…

İnsanoğlunun tüm hücreleri yedi yılda bir neredeyse tamamen yenilenirmiş…

Çoğu hücremiz bir kaç günlük, pek azı ise ömürlük…

Her gün ölüyoruz. Her gün yeniden doğuyoruz.

Büyük değişimler azar azar oluyor, bu yüzden fark edemiyoruz.

Belki bayramlar, kıyaslamamıza, bir yıldaki farkı görmemize vesile oluyor.

Değişim kaçınılmaz… Önemli olan iyi yönde dönüşebilmek, gelişebilmek…

Aksi halde, Tolstoy’u dediği gibi, “Bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur.”

Buna en iyi Gazze’de şahit olduk, değil mi?

Bir yanda esfel-i safiline düşen siyonistler, diğer yanda değişime her gün, en derinden şahitlik eden, her şeyleri ile minimalist (!) ve sabr-ı cemil sahibi Gazzeliler…

Eşref-i mahluk olmak kolay değil… Bir eli yağda, bir eli balda iken sürekli şikayet edenlerle, bir dilim ekmek peşinde koşan Gazzeliler bir olur mu?

Gazzeli bedel ödüyor… Ama bunun karşılığı çok büyük, değil mi?

Demek ki konfor alanımızda eşref-i mahluk olamıyoruz.

Bu dünyaya, rahat, haz, mutluluk ve şöhret için gelmedik.

Önce “hiç” olmalı… En çok kaybetmekten korktuklarımızdan vazgeçebilmek için eğitmeliyiz kendimizi…

Gazzeliler gibi…

Aslında boykotun ruhunu da iyi anlamak gerekiyor.

Boykotun bir yönü ekonomik olmakla birlikte asıl önemli olan safınızın net olması.

Kiminlesiniz, kime muhabbet duyuyorsunuz, kiminleyken zamanı durdurmak istiyorsunuz? İşte bunlar sizi tanımlıyor…

O nedenle önemli olan boykotun ekonomik sonucundan ziyade, iç dünyamızda ihlasımızla ilgili sorgulamalarımız ve yeniden doğru yola koyulabilmemizdir.

İmam-ı Gazali Hazretlerinin uyarısına kulak verelim:

“Kafirler, fasıklar ve gafillerle zahiri beraberlik, zamanla zihni beraberliğe, zihni beraberlik de bir süre sonra kalbi beraberliğe dönüşür. Bu ise insanın adım adım helake sürüklenmesi demektir.”

“Ölüm, bazen ceza, bazen bir armağan, çoğu zaman da bir lütuftur” der Seneca. Ölümün, Gazzeliler için bir lütuf; yaşamın ise siyonistler için kısa bir mühlet olduğunu anlayabilmek…

Bu bayram bunları tefekkür etmek için iyi bir vesile…

Sorun islam ülkelerinin yöneticilerinde diyoruz… Böylece kendimizi hesaptan kurtardığımızı zannediyoruz.

“Nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz” hadis-i şerifini işitmedik mi hiç?

Sorun yöneticilerimizde mi, yoksa kendimizde mi?

“Cennet ucuz değil, cehennem lüzumsuz değil,” değil mi?

Evet, değişim sürüyor. Hızla bir sona doğru çekiliyoruz.

Zaman daralıyor.

Son nefeste ve sonrasında yakıcı pişmanlığı yaşamamak için şimdi karar anı…

Gün bugündür.

Geçmişe bir format atmak, bundan sonrası için en iyi verimlilik araçlarını yüklemek ve hesabını vereceğimiz her anı kulluk bilinciyle yaşamak…

Hayat seçimlerimizden ibarettir.

Doğru seçimler yapmak, bayramı bayram gibi yaşamak dua ve temennisiyle…

Aykut GÜL

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim