Ayasofya Tamam, Peki Biz?

Ayasofya’nın camii olarak ibadete açılması kararı, her birimize ağır bir sorumluluk yükledi. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

Aykut Gül
2 min readJul 20, 2020

Fatih Sultan Mehmet Han’ın tek fetih ganimeti olan Ayasofya, vakıf amacına uygun olarak tekrar camiye dönüştürüldü. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere onlarca yıldır bu uğurda sabırla mücadele verenlere ne mutlu! Açılışta, ilk Cuma namazında orada olabilmek gerçekten müthiş olurdu! Bu mutluluğun tadını bir süre hep birlikte çıkartalım.

Ancak bilelim ki, bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Tespitlerimizi maddeler halinde sıralayalım:

  • Fethin sembolü olan Ayasofya’nın ibadete açılması, Yunan Başpiskoposu Lerominos’un “Türkler buna cesaret edemez” sözlerine cevap olmuştur.
  • Ayasofya konusu turnusol kağıdı işlevi görmüştür. Batı’nın olumsuz tepkisinden çok içimizdeki malum çevrelerin olumsuz tavırları asıl tehlikeye bir kez daha işaret etmiştir.
  • İstanbul’u fetheden ve Ayasofya’yı camii olarak kullanıma açan, yedi dil bilen, Rumca’yı Rum’dan daha iyi konuşabilen, mühendislik, fen, edebiyat, askerlik vb alanlarda deha olan Fatih Sultan Mehmet Han’a layık torunlar olabilecek miyiz?
  • O ki, sabahlara kadar Bizans surlarına gözlerini dikip önce hayal eden sonra planlayıp eyleme geçen, sefer-zafer ilişkisini bize en iyi şekilde anlatan; Akşemseddin Hazretleri’nin manevi eğitimiyle iç aleminde de olgunlaşan O büyük şahsiyyete; gündelik eğlence ve zevklerle layık olamayacağımızı bilerek yeniden silkelenebilecek miyiz?Artık daha çok dikkat çeken, korkulan, karşısında birleşme ihtiyacı doğan bir Türkiye olacak.
Foto: Ekrulila / Unsplash
  • Gençlerimize Ayasofya’nın ne anlama geldiğini yeterince anlatabildik mi? Yoksa onlar sadece sosyal medyadan mı bilgilendiler? Z kuşağına artık geleneksel yöntemlerle ulaşılamayacağını, yeni yöntemler geliştirmek gerektiğini bu vesile ile anlayabilecek miyiz?
  • Bundan sonraki olası adımlar konusunda dış dünya bize karşı hep teyakkuz halinde olacak. Sonraki adımları atmaz ve içimize kapanırsak üzerimize daha güçlü bir şekilde gelecekler.
  • Daha açıkçası, her birimizin sorumluluğu daha da fazlalaşacak. Güçlü bir ülke, her birimizin güçlenmesi ile olur.
  • Birey olarak, STKlar olarak, daha güçlü bir Türkiye idealine hazır mıyız?
  • Bu karar, İslam dünyasında bir coşku seli oluşturdu. Özgüven yükseldi.
  • Bu karar ile ülkemizin İslam dünyasındaki lider konumu bir adım daha ileriye taşındı.
  • Ülkemiz bundan sonra giderek daha aktif bir dış politika izleyecek. Tam bağımsızlık çabalarının bir bedeli olacak. Buna her birimiz maddi ve manevi olarak hazır olmalıyız. Tüm mazlum milletlerin gözü Türkiye’nin üzerinde.
  • Başta savunma sanayi olmak üzere gıda ve tarım alanında kendine yeterlik zorunlu hale gelmiştir.
  • Tüm bu endişe, kaygı ve yeni sorumluluklara işaret etmekle birlikte, sonuç olarak, ülkemiz ve İslam dünyası için silkelenme, öze dönme, değerlerimize sarılma ve yükselme döneminin başladığına dair inancımız tamdır.

Aykut GÜL

Diğer yazılarım için tıklayınız.

--

--

Aykut Gül

productivity | informatics | learning | agricultural economics | tarım ekonomisi | strateji | eğitim | verimlilik | bilişim | kariyer | kişisel gelişim